+44(0) 121 311 0550 info@millenniumcargo.com

Sosyal medya hayranı değilim. Haberleri izlemiyorum. Televizyonda nadiren herhangi bir şey izlerim (tabii ki futbol dışında), ancak sesli kitapları ve podcast'leri dinlemeyi severim.  

Bir işletme sahibi (ya da sadece bir insan!) olarak öğrenmeyi asla bırakmamalıyız. Daima kendimizi ve işimizi geliştirmenin yollarını aramalıyız. Ama telaşlıyım. Zamanımı, yeniden ortaya çıkan saçmalıklardan oluşan içeriği veya 10 dakikalık bir blog yazısında özetlenebilecek 4 saatlik bir kitabı dinleyerek boşa harcamıyorum. İyi olması gerekiyor. Zamanıma değer olmalı. Benim için çeşitliliği seviyorum. Her bölümün tamamen farklı olduğu, bir konuda bir "Uzman"ın sadece hayat ve iş derslerini değil, aynı zamanda kişisel hikayelerini ve deneyimlerini de paylaştığı bir şey. Girişimcilerden üst düzey yöneticilere, biyohackerlardan spor yıldızlarına ve psikologlara kadar. İnanılmaz hikayeleri olan gerçek insanlar, çıplak bir şekilde, her türlü paylaşımı yapıyor.  

İyi bir podcast'i seven sadece ben değilim. Podcast'lerin 2003'teki icatlarından bu yana, dünya çapında 464,7 milyondan fazla dinleyiciye ve her yıl 96 milyar saatin üzerinde dinlenmeye sahip olmasıyla popülerliği arttı. Ancak podcast'ler de diğer her şey gibidir. Bazıları süper başarılı olurken bazıları dinlenmez ve sevilmez.  

Bu beni şunu düşündürdü: Bir podcast'i popüler yapan şey nedir? Misafirler mi? Biçim? Konular? Belki derin ve kişisel röportaj tarzı ya da şık düzenlemedir? Belki de şans unsuru vardır? Bu günlerde viral olmak için yalnızca bir bölüm yeterli ve birdenbire kanalınız milyonlarca insanın yayın akışına giriyor.  

Gerçek şu ki, yukarıdakilerin hepsi. Başka bir sihirli malzemenin eklenmesiyle. Strateji. Dünyanın en iyi podcast yayıncıları bunun kolay olmadığını biliyor. İçeriği test etmek, bazı şeyleri değiştirmek ve sonuçlara göre optimize etmek için çok çalışmanız gerekir. "Onları seçme" işini algoritmalara bırakmıyorlar ya da sadece içeriklerini yükleyip ne olacağını görmüyorlar. En iyi podcast yayıncıları, tüm iyi işletme sahiplerinin yapması gereken şeyi yapar. Bir hedef belirlerler, ardından istedikleri yere ulaşmak için gereken adımları atarlar, bazı şeyleri test ederler, verilerin onlara söylediklerini dinlerler ve ilerledikçe yaklaşımlarını ayarlarlar. Şans değil strateji.  

Benim asıl sorum şu: İş hayatında hedeflerinize ulaşmaya gelince, sizi gitmek istediğiniz yere götürecek günlük, stratejik eylemler yapıyor musunuz? Yoksa işi biraz şansa mı bırakıyorsunuz? Sadece üzerinde düşünülecek bir şey… Peki düşüncelerinizi bana bildirir misiniz? Fikirlerinizi duymayı seviyorum…