Hiç sizi olduğunuz yerde durduran bir an yaşadınız mı?
Vietnam'da (her yerin ortasında) Walking Street'te yürüyordum, kendi işime bakıyor, hızlıca bir içki içmek için bir bara gidiyordum... Ve kimi görüyordum? Sadece her gün okula birlikte yürüdüğüm çocuk! Çocukluğumda birkaç kapı ötemde oturuyordu... Her sabah birbirimizin kapısını çalar, hava kararana kadar top oynardık; okul boyunca ve ergenliğimiz boyunca her yere birlikte giderdik. Gerçekten iyi arkadaştık. Sonra hayat başladı. Yirmili yaşlarının başında Avustralya'ya göç etti... ve hepsi bu kadardı. O zamanlar Facebook gibi platformlar olmadığı için iletişimimiz koptu ve zaman akıp gitti.
30 küsur yıl sonra, işte oradaydı. Elinde birasıyla, aynı eski sırıtışıyla bir barın dışında duruyordu - hiç değişmemişti. Hâlâ sıkı bir Birmingham City taraftarıydı (sanırım kimse mükemmel değil). Yanına gittiğimde yüzü tam bir tablo gibiydi... Müzik yüzünden pek bir şey duyamasak da sohbet ettik - ama önemli değildi. O an her şeyi anlatıyordu.
Şanslar ne kadar? Bana dünyanın ne kadar büyük olduğunu hatırlattı... Ama yine de ne kadar küçük hissettirebileceğini. Evinizden 9600 kilometre uzakta olsanız bile tanıdığınız birine -ya da sizi tanıyan birine- rastlayabilirsiniz. Ve bu, iş hayatında hatırlanması gereken önemli bir şey... Sizi kimin hatırladığını, kimin sizin hakkınızda konuştuğunu ve kimin kimi tanıdığını asla bilemezsiniz... İnsanlar onlara nasıl davrandığınızı hatırlar. Verdiğiniz hizmeti. Tuttuğunuz sözleri. Ya da tutmadığınızı.
İster mal taşıyor, ister ürün satıyor, ister hizmet sunuyor olun, işinizi doğru yapın. Sözünüzü tutun, iyi hizmet verin ve insanlara hatırlanacak olumlu bir anı bırakın. Çünkü dünya sandığınızdan daha küçük.
Peki ya siz? Evinizden binlerce kilometre uzakta tanıdığınız biriyle karşılaştınız mı? Hikayelerinizi duymayı çok isterim...