Ve bu son konferansta da tam olarak böyle oldu. Orada standımda oturuyordum, gelmememi bekliyordum ki bir adam kafasını içeri uzatıp "Bir dakikan var mı?" dedi. "Elbette" diye cevap verdim. Bu adam büyük bir balığa benzemiyordu. Ancak her yaştan, kökenden, boyuttan ve sektörden insanları tanımayı seviyorum. Ve bir kitabı (ya da bir balığı!) asla kapağına göre yargılamayacağımı bilecek kadar uzun süredir iş hayatındayım.

Böylece sohbet etmeye başladık… 

Bu adamın epey bir geçmişi olduğu ortaya çıktı. Pakistan'da nakliye komisyoncusu olarak işe başladı. Ne kadar hava kargosu taşıdığını fark etti ve kendi kendine düşündü, neden bir havayolu satın almasın ki? Ve öyle de yaptı. Bundan kısa bir süre sonra eğer bir havayolu şirketi sahibi olacaksa bir havaalanı da satın alabileceğine karar verdi. Ama sadece bir tane satın almadı, bir tane inşa etti. Ve şimdi Pakistan'a giren ve çıkan hava taşımacılığı için önemli bir merkez haline geldi.

Ama hepsi bu değil. 

Sadece bir nakliye şirketi, bir havayolu şirketi ve bir havaalanının sahibi değil, aynı zamanda Katar Dünya Kupası için tüm futbol toplarını üreten bir üreticiyle de bağlantısı var! Harika bir sohbet gerçekleştirdik ve gelecekte ikimize de kesinlikle faydası olacak harika bir bağ kurduk.

Yani hikayeden alınacak ders, bazen gelmemenin bir nimet olduğu ve bir kitabı asla kapağına göre yargılamamak gerektiğidir! Kiminle konuştuğunuzu asla bilemezsiniz…  

Şimdilik bu kadar,