Ancak birkaç hafta önce Connor beni yeni Örümcek Adam filmini izlemeye davet etti. Ben de şöyle düşündüm: “Biliyor musun? Neden? Film oldukça yeterliydi; aslında büyük bir Marvel hayranı değilim.

Ancak deneyim başka bir şeydi. Ah, sinema nasıl da değişti… En büyük, en yüksek çözünürlüklü ekran ve surround sesten, deri yatar koltuklara kadar sinemaya dair her şey, deneyimi özel kılmak için tasarlandı.  

Bu gerçekten çok akıllıca. Görüyorsunuz, sinemalar zamanın değiştiğini anlıyor. Çevrimiçi akış, insanların içerik tüketme biçimini değiştirdi. Artık neyi, ne zaman izleyeceğimizi seçme gücüne sahibiz ve bundan hoşlanmaya başladık! Ve Kovid birçok yayın hizmetinin en yeni filmleri geçmişe göre çok daha erken sunmasına yol açtı; Disney+ Premier veya Prime Video Cinema'yı düşünün. Sinemalar için uyum ya da ölme zamanı gelmişti.

Yani uyum sağladılar. Çoğu insanın evinde yaratamayacağı tek şeyi, yani lüks izleme deneyimini alıp, bunu temel farkları haline getirdiler. Ve çalışıyor. Pek çok işletme kendisini aynı uyum sağlama veya ölme durumunda buluyor; teknoloji gelişiyor, davranışlar değişiyor ve dünya yoluna devam ediyor. Bazıları tepki veriyor, bazıları ise bunun olacağını görmüyor.

Film kiralama şirketi Blockbusters'ın 2000 yılında Netflix'i yalnızca 50 milyon dolara satın alma fırsatı yakaladığını biliyor muydunuz? Görünüşe göre CEO bu fırsatı değerlendirmedi bile. Çevrimiçi yayının bir şaka olduğunu düşünüyordu. Bugün Netflix'in değeri yaklaşık 176 milyar dolar. Ve Blockbusters iflas etti.

Nakliye sektörü de farklı değil. Önümüzdeki on yıllar her zamankinden daha fazla yenilik, değişim ve dönüşüm getirecek. Peki bunlara hazır mısın? Uyum ya da ölüm anınız geldiğinde tepki vermeye hazır olarak izliyor ve bekliyor musunuz? ?